Bundan birkaç yıl önce bulut bilişim sistemleri (cloud computing) ve mimariden bahsediliyordu. Ardından Big Data (Büyük Veri) kavramı ile tanıştık. Bu iki kavram birbiri ile ilintili olarak gelişip büyüyor. Öncelikle Büyük Veri’ye bakalım.
Aslında bu isim verinin büyüklüğünden gelmiyor. Tersine küçük bilgilerin dağ gibi yığılıp içinden çıkılması zor hâle gelmesinden kaynaklanıyor. Veri teknolojisi açısından, yapısal olmayan, farklı kaynaklardan gelen bilgilere deniliyor. Başta Facebook, Twitter, Linkedin gibi sosyal medya olmak üzere değişik kaynaklardan gelen verilerin bir araya getirilip incelenmesi ciddi bir sorun.
İşi büyük veri ile uğraşmak olan şirketlerden NetApp’in Türkiye Genel Müdürü Behçet Yumrukçallı, günümüzde bilgi dağınık diye peşinin bırakılmadığını söylüyor. Çünkü bilgi küçük de olsa değerlidir. Yumrukçallı’nın verdiği bilgilere göre, bu verinin analizini yapmak için büyük çaba sarf ediliyor. Neticede şirketler, ticari kararlar alıp avantajla geleceklerine yön vermek istiyor.
Mesela NetApp’ın dünya genelinde yüz binlerce sistemi kurulu. Bu teknik ortamda, şirket merkezine belirli aralıklarla e-posta ile sistemin aksaklıkları ulaşıyor. Ardından NetApp kendine gelen milyarlarca bilgiyi analiz ediyor ve en çok problem çıkan kısımlara yoğunlaşıyor. Böylece hem bu problemi hallediyor hem de yeni teknoloji geliştirirken bu hatayı telafi edebiliyor. Bunlar yapılırken de tek bilgisayar gibi çalışan, birbirine bağlı yüzlerce, binlerce bilgisayardan oluşan Bulut altyapısından faydalanıyor. Yoksa bu kadar karmaşık bilginin analizini sıradan bilgisayarla yapmak mümkün değil.
Konu ile ilgili bir başka misal ise Google. Arama çubuğuna 2-3 harf yazdığımızda karşımıza ‘Bunu mu demek istemiştiniz?’ diyerek alternatifler getiriyor. Aslında Google da bizim ürettiğimiz, yapısal olmayan, sayısını bilemeyeceğimiz kadar harf içerisinden alternatifler bulup sunuyor. Google bunu, bütün bilgileri toplayıp, analiz edip sonuca vararak yapabiliyor.
Bulut ile Büyük Veri’ye en güzel örneklerden biri de Cern deneyi. Bu deney 150 milyon sensörün bulunduğu ortamda gerçekleştiriliyor. Sürekli testler yapılıyor. Bu arada inanılmayacak bir veri birikimi oluyor. Saniyede petabytelarca biriken bilgiden söz ediyoruz. Behçet Yumrukçallı, NetApp olarak, saniyede terabaytlarca bilgiyi işleyebilecek bir altyapı kurduklarını anlatıyor.
Son olarak, bazı akıllı cep telefonu markaları kullanıcılarına Dropbox gibi depolama alanları veriyor. Kullanıcı çektiği fotoğrafı, ses kaydını, sunumu veya videoyu cihazın belleğinde saklamak yerine kendine verilen bulutta saklıyor. Sistem, milyonlarca farklı kişinin verisini saklarken sonradan analiz yapılabilsin diye bazı bilgileri kaydediyor. Mesela çekilen fotoğraf, hangi tarihte, nerede, kimin tarafından çekildi, içerisinde kaç kişi var, kimler var, resmin arka planında ne var gibi bilgiler Netdata adı altında, o fotoğraf kaydına entegre edilerek sisteme kaydediliyor. Böylece sisteme, şu tarihte, arkasında dağ manzarası olan, içerisinde 3 kişi bulunan bir fotoğraf arıyorum dediğinizde bulabiliyorsunuz.
Bulut konusunda ABD ve Almanya, hosting şirketlerinin çokluğundan önde yer alırken, Türkiye’de de bir hareketlenme var. Turkcell, TTNet, Türk Telekom gibi markalar pazara çözümler sunuyor. İşin özü, Büyük Veri hızla büyürken, Bulut’u tetikliyor onu da büyütüyor. Çünkü analiz ortamı için Bulut’a ihtiyaç var.
[category teknoloji]
[tags AKSİYON DERGİSİ, Bilgi, kırıntı, analiz, gelecek, yön]